MELTEM GÜNAY İstanbul – KızBaşına Platformu, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete dair farkındalığı artırmak için tasarladığı ‘artırılmış gerçeklik’ simülasyonuyla, 61 ülkeden 300 projenin mücadele ettiği yarışmada seçilen 10 projeden biri oldu.
Ödül Türkiye’ye geldi
Kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü taciz, şiddet ve nefret söylemini önlemek ve Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin etkilerini azaltmak için çalışan KızBaşına’nın yarışmayı kazanan inovasyon projesi, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete dair farkındalığı ve duyarlılığı geliştirmeye yönelik bir artırılmış gerçeklik deneyimi sunuyor. Kadınların günlük yaşamlarında yaşadıkları tehlikeleri, korkuları, huzursuzlukları ve çeşitli şiddet türlerini deneyimletebilmek amacıyla tasarlanan artırılmış gerçeklik oyununun hedef kitlesi erkekler. Geceleri tenha sokaklarda yalnız yürümek, takip edilmek gibi çeşitli senaryolar ile erkekleri kadın olarak simüle eden oyun, erkeklerin şiddete dair farkındalıklarını geliştirmeyi amaçlıyor. Yarışmayı kazanan projelerin her biri için sağlanacak 60 bin dolar tutarındaki finansman, bu projelerin pilot aşamadan büyük ölçeğe geçebilmesini amaçlıyor.
Bu ödülü kazanmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirten KızBaşına Platformu’ndan Ceren Erol projeyi, “Hedefimiz 18-35 yaş arasındaki genç erkekler çünkü onların farkındalıklarının daha açık olduğunu düşünüyoruz. Onlara artırılmış gerçeklik deneyimi yaşatarak, aslında bir kadın oyuncuymuş gibi hareket ederek kadınların günlük hayatında çok basit görülen yerlerde bile ne gibi şiddet tehlikelerine ne gibi ayrımcılığa maruz kaldığını hissettirmek istiyoruz.
Kadın olarak gece taksiye bindiğimizde, taksinin plakasını çekmek ya da canlı konum paylaşmak gibi yapmak zorunda hissettiğimiz şeyleri hiç anlamadıklarını empati kuramadıklarını gördük. Bunu nasıl anlatabiliriz diye düşünerek bir artırılmış gerçeklik yaratma fikri ortaya çıktı. İlk olarak Ankara’da bir alt geçiti tasarlıyoruz. Gerçekçi bir ses dizaynı ve görsel efektler kullanarak bir kadının geç saatlerde alt geçitten geçerken yaşadıkları rahatsızlık hissini yaşatmak istedik. Daha sonrasında bunu İstanbul, Ankara, Doğu ya da Güneydoğu’da bir ilimiz olmak üzere üç ilde farklı şekillerde tasarlayacağız.” sözleriyle anlattı.