AA muhabirinin edindiği bilgiye nazaran, Bakanlık, ülkede kırmızı et arzını artırmak ve bu alanda ithalatın önüne geçmek için çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor.
Bu kapsamda, Bakanlığın yürüttüğü “Kırsalda Rahmet, Hayvancılığa Dayanak Projesi”yle, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) işletmelerindeki hamile büyükbaş hayvanlar, uygun maliyetlerle, küçük işletmelere verilecek. Bu sayede etçi anaç hayvan sürüleri oluşturularak kırmızı et üretiminin artırılması hedefleniyor.
Proje kapsamında, Ziraat Bankasından 2 yıla kadar ödemesiz, 3 yahut 5 yıl geri ödemeli olarak sübvansiyonlu kredi kullanabilecek üreticilere bir yıl boyunca bakım ve besleme dayanağı de verilecek. Satın alınan hayvanlar bir yıl sigortalı olacak ve sigorta bedeli Bakanlıkça karşılanacak.
Etçi anaç büyükbaş hayvan üretimi özel kesimde ve çiftçiler ortasında tanınmaya başlarken, bu kapsamdaki teşebbüslerden bir tanesi de Adana’da bulunuyor.
Etçi anaç hayvan yetiştirilen çiftlikte, angus cinsi buzağılar satışa sunuluyor, işletmede mezat yoluyla hamile angus satışı da gerçekleştiriliyor.
Anaç varlığının artmasıyla daima yurt dışından getirilen kaliteli besilik yerli dana olarak üreticilere sunuluyor.
BESİLİK ANGUS ÇİFTLİĞİNDE ÜRETİLEN HAYVANLARLA ÜRETİMİN ARTIRILMASI HEDEFLENİYOR
Dost Ziraat İşletmeleri Yöneticisi Ali Oğuz, Bakanlık tarafından başlatılan siyasetlerin yerli üretime ve besin güvenliğine katkı sağlayacağını tabir etti.
Etçi anaç büyükbaş hayvan üretimiyle Türkiye’de et arzının artmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını lisana getiren Oğuz, etçi anaç hayvan alan yetiştiricilerin yerli üretim seferberliğinin bir modülü olduklarını anlattı.
Oğuz, üretilen kelam konusu büyükbaş hayvanların aracısız olarak mezat yoluyla satışa sunulduğuna işaret ederek, mezatlara iştirakin çok ağır olduğunu, bilhassa angus ırkı anaç hayvanların ilgi gördüğünü söyledi.
Angusların Türkiye’de ucuz maliyetlerle yetiştirilebilen bir hayvan olduğunu gören ve dışa bağımlılıktan kurtulmak isteyen üreticilerin alım yaptıklarına dikkati çeken Oğuz, şunları kaydetti:
“Buradaki ana konu, damızlık etçi anaç yetiştiriciliği ile Türkiye’deki besilik dana yetersizliğini kapatan bir model olmak. Beşerler bunu şu an beğendiler ve bunu yaymak için elimizden gelen çabayı göstermeye çalışıyoruz. Yıldan yıla değişmekle bir arada ülkede ortalama 600 bin adet besilik dana giriyor. 6-8 ay sonra kesiliyor. Bir yıl sonra bir daha getirmek zorunda kalınıyor. Bunun ikamesi ise anaç varlığını artırmaktan geçiyor. Ancak ülkemizde sütçü hayvanların yavrularından besi yapılıyor. Bu da verimsizliğe neden oluyor. Zira et ırkı hayvanlar yüzde 30 daha uygun besi performansı gösteriyor. Bu nedenle son yıllarda besiciler bilhassa angus, limuzin, hereford üzere et ırkı hayvanlarla besicilik yapmak istiyor. Ülkemizde bu cins hayvanların anaç varlığı olmadığı için de her yıl artan bir angus, hereford besi danası talebi oluyor ve yurt dışından karşılanmaya çalışılıyor. Bu döngünün kırılması ise fakat danasını değil anasını getirip üretimi yurt içinde daima hale getirmekle mümkün.”
Oğuz, Bakanlığın genç ve bayan yetiştiricilere öncelik vermesini önemsediklerini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Öncelikle aile tipi işletmeler bu işe girsin, kendi kapasitelerini pansiyon işletmeciliği değil de üretim işletmesine çevirsin. Türkiye’deki besilik dana üretimini genç ve bayan yetiştiricilerden başlayarak artırmaya çalışalım. Biz de gelen yetiştiricilere her mezatta özel dayanaklar veriyoruz. Bilhassa anaç hayvanları cazip kılacak alternatifler üretiyoruz ve bu sayede onların bu işe girmesini tetikliyoruz. Öngörümüz şu, şayet ki Türkiye’de 600 bin civarında etçi damızlık üretimi gerçekleşirse çok kısa vadede bunlardan elde edilecek besilik danalar Türkiye’ye et olarak geri döneceği için et açığımız ya da ülkedeki besilik dana sorunumuz bu halde üreterek çözülecek. İnşallah yakın vakitte besilik dana gemisi bekleyen üreticiler değil de kendi işletmesinde damızlık etçi gereç üreten işletmecilerin ürettikleri besilik danaları alan ve onları besleyip ülkeye katan işletmeler olacak.”
“DANASINI ALACAĞINIZA ANASINI ALIN”
Angusların et çıkarının maliyet olarak başka ırklara nazaran daha avantajlı olduğuna işaret eden Oğuz, “Büyük besi işletmelerimiz kendi açığını kapatmak için mecbur kalıyor her seferinde besi danası ithalatına başvuruyorlar ve gemi sırası bekliyorlar. Biz o işletmelere şunu söylüyoruz, gemi sırası bekleyeceğinize danasını alacağınıza anasını alın. Elde edeceğiniz yavrularla geleceğinizi planlayın ve bu açık, fakat bu biçimde kapatılabilir. Yoksa standart al, besle, kes, sat modeliyle maalesef sonuca ulaşamayız.” dedi.
Oğuz, Türkiye’nin her yerinden hayvan almaya gelenlerin olduğuna dikkati çekerek, satılan hayvanlara teknik dayanak verdiklerini kaydetti.
“HEM ÜRETİCİLERİMİZ KAZANACAK HEM DE BESİN GÜVENLİĞİNE KATKI SAĞLAYACAK”
Verimsiz sütçülük yapmak yerine kaliteli et ırkı hayvan yetiştirmenin hem daha az maliyetli hem daha az zahmetli hem de yararlı olduğunu belirten Oğuz, “Ülkemizde süt açığımız yok lakin besilik danada kaliteli hayvan gereksinimimiz var. Bilhassa küçük üreticilerimiz bu boşluğu çok süratli dolduracaktır. Hele hele meralardan istifade edilen vilayetlerdeki üreticilerimiz için et ırkı anaç yetiştiriciliği çok manalı. Hem üreticilerimiz kazanacak hem de besin güvenliğine katkı sağlayacaklar.” tabirlerini kullandı.
Oğuz, Anadolu’da bilhassa yerli hayvanları et ırkı melezleme yaparak üretim seferberliğinin işaret fişeğini atan çok değerli işletmelerin olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“Uşak’ta Rahmi Konkur, bu alanda çok başarılı bir aile işletmesi. Tek başına yıllardır çabaladı ve ithalata bağımlı olmadan besicilik nasıl yapılabilir tüm üreticilerimize gösterdi. Bakanlık da bu başarılı örnekleri inceleyerek bu üretim seferberliğini tüm yurda yayıyor. Daha çok çalışarak daha çok üreteceğiz. Et ırkı anaç büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin tek kaybedeni ithalat lobileri olacak. Üreticimiz kazanacak, verimliliğimiz artacak, besinde tam bağımsızlığa bir adım daha yaklaşacağız.”