Yüz yıldan fazla süre önce, 1908 yılında Nobel Ödülü’ne layık görülen bir teknik, bugünün bilim dünyasında yeni bir malzemenin geliştirilmesini sağladı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden bilim insanları, Gabriel Lippmann’ın fotoğrafik olaylarda renklerin karışmasını engelleyen yönteminden faydalanarak esnedikçe renk değiştiren bir materyal geliştirdi.
Esnedikçe renk değiştiren materyaller bugüne kadar laboratuvar ortamında da geliştirilmişti. Fakat bu materyallerin geliştirilme süreci genellikle fazlasıyla uğraş ve para gerektiriyordu. MIT’deki ekip ise Lippmann’ın tekniğinden faydalanarak çok daha ucuz maliyetle esnedikçe renk değiştiren materyal geliştirmeyi başardı.
Esnedikçe renk değiştiren materyal:
Yeni geliştirilen materyalin rengi, gerilme kuvvetine maruz kaldığında görülebilir ışık spektrumunda dolaşıyor ve önce kırmızı, sonra yeşil ve en sonunda maviye dönüşüyor. Tüm renkler, materyal üzerinde yukarıdaki videoda da gösterildiği şekilde gözle görülebiliyor. Tabii tüm bunlar, Lippmann’ın tekniği ve genellikle hologram oluşturmak için kullanılan ‘fotoelastomer’ adı verilen bir materyalin birleştirilmesiyle gerçekleşiyor.
Yeni geliştirilen materyal, MIT ekibine göre özellikle stres ve gerginliğin gözlemlenmesi gereken mekanik aletlerin sensörleri olarak kullanılma potansiyeline sahip. Yeni materyal, bu konuda mevcut olarak kullanılan elektronik cihazların yerini alabilir. Bununla birlikte materyal, medikal bandajlarda bandajın ne kadar gergin yapıştırıldığını gözlemlemek için veya sadece eğlence için kıyafetlerde bile kullanılabilir.
Yeni materyalin en ilginç yanlarından biriyse materyalde kullanılan Lippmann tekniğinin ilk kez ticari olarak bir kullanım alanı bulmuş olmasıydı. Lippmann’ın geliştirdiği teknik, zamanında herhangi bir kullanım alanına sahip değildi.