ANKARA- HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde haftalık olağan basın toplantısını düzenledi.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” kelamları üzerine başlayan, GÜZEL Parti’nin “HDP’nin olduğu yerde olmayız” karşılığı ile devam eden tartışmaya dair değerlendirmelerde bulunan HDP’li Günay DÜZGÜN Parti başkanı Akşener’e, “Hiç merak etme, senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90’ların karanlığıdır” tabirleriyle seslendi.
‘HİÇBİR HDP’Lİ AKŞENER’İN OTURDUĞU MASAYA GELMEZ, O KIRAATHANEDE ÇAY BİLE İÇMEZ’
“Meral Akşener yahut onun sözcülerinin işi HDP’ye pozisyon belirlemek değil” tabirlerini kullanan HDP’li Günay, “Bir defa halk; seni Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile çevirdiğin karanlık işlerden tanıyor. Hiç merak etme, senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90’ların karanlığıdır” dedi ve kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Hiçbir HDP’li esasen senin olduğun masaya gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez. Tekraren söyledik, tekrar söyleyelim. HDP’nin masası ve ittifakı aşikardır. Bizim birlikteliğimiz Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Bu ittifak nitekim demokratik değişimi, dönüşümü isteyen gerçek muhaliflerin tek adresidir. Seçimleri değersiz görmüyoruz fakat seçim gününe ve adaylık tartışmalarına odaklanarak değil, çaba ittifakını büyüterek.”
‘DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE’NİN KAPISI ARALANACAK’
“Türkiye’nin yazgı seçimlerine” az bir vakit kaldığını, “ekonomik, siyasal ve toplumsal krizlerin ortasında debelenen bir ülke gerçekliği” ile karşı karşıya olunduğunu belirten HDP’li Günay, “Her geçen gün daha fazla çürüyen, kokuşmuş AKP-MHP iktidarına sahiden kimsenin tahammülü kalmadı. Önümüzdeki seçimler sonucunda ya bu krizler derinleşecek ve altından kalkılması çok güç karanlık bir geleceğe; ağır bir faşizme kapı aralanacak ya da şayet muhalefet sorumlu davranırsa hakikaten değişimin başlayacağı demokratik bir Türkiye’nin kapısı aralanacak” diye konuştu.
HDP’li Günay’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu formda sıralandı:
İNŞA ETTİKLERİ FAŞİZMİ KALICI HALE GETİRMEK İSTİYORLAR: Bu tarafıyla önümüzdeki seçimler, tüm kesitler ve ittifaklar için bir varlık yokluk savaşına dönüşmüş durumda. Evet, tartışmasız olarak bu seçimler, Türkiye’nin demokrasi imtihanı olacak. Halk bu imtihanı vermek, yeni bir Türkiye’ye uyanmak isterken, o denli anlaşılıyor ki, sorumsuz ve haddini aşan açıklamalarıyla kimi siyasetçiler bu kâbusu sürdürme peşinde. Cumhur İttifakı, ittihatçı ve maceracı iç ve dış siyasetle, mafya ve karanlık güçlerle ittifak halinde ülkeyi uçurumun eşiğine getirmiş durumda. Adım adım inşa ettikleri faşizmi, tek adam rejimini kalıcı hale getirmek istiyorlar. Demokratik değişimin yaşanmaması için her türlü kirli siyaseti makul görüyor, muhalif kısımların gücünü kırmak için devletin tüm güç aygıtlarını hukuk dışı kullanmaktan çekinmiyorlar.
MESELE YALNIZCA ERDOĞAN’IN GİTMESİ YAHUT KALMASI DEĞİLDİR: Böylesi tehlikeli bir süreçte üzülerek tabir etmek istiyorum ki, seçim hesaplarından öbür bir şeyin sıkıntısına düşmeyen Millet İttifakı ise makyajcı ve onarımcı bir siyasetle günü kurtarmanın sıkıntısına düşmüş durumda. Adaylık tartışmalarına sıkışmış durumdalar ve güya tek kıymetli olan sandık günüymüş üzere seçim sonrasına dair hiçbir plan ve proje geliştirmiyorlar. “Kime hangi bakanlık verilecek, kim masada olsun, kim olmasın, aday kim olsun” üzere kısır tartışmaları sürdüren, seçim sonrasına dair hiçbir şey söylemeyen bir siyasi sınırın, ittifakın içinde zati biz olmayız, olamayız. Daima söyledik, bir daha söyleyelim. Sorun yalnızca Erdoğan’ın gitmesi yahut kalması değildir. Sorun yerine gelecek olanın Türkiye’yi demokratik unsurlarla yönetip yönetmeyeceğidir. O yüzden en başından beri bireyleri değil, prensipleri konuşalım diyoruz.
HİÇBİR PARTİYLE BAKANLIK PAZARLIĞI YAPMADIK, YAPMAYIZ: Bunlar üzerinde baş yormak gerekirken, artık son günlerde tartışılan kimi mevzulara açıklık getirmek istiyorum. Hiçbir partiyle bakanlık pazarlığı yapmadık, yapmayız. Seçimlerde alacağımız oylarla halkımız bizi görmek istediği yerde görecektir. İdare ehliyetimizi bize birileri değil, halk verecek zati. Bizi idareye halk getirecek ve biz de halkımızın taleplerine nazaran, çok da hoş yöneteceğiz. Hangi masada oturduğumuz biliniyor. Güya HDP Millet İttifakında yer almak istiyormuş üzere algı üretmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Biz geçen sene açıkladığımız deklarasyonla tavrımızı ve prensiplerimizi ortaya koyduk. Ne Cumhur İttifakının ne Millet İttifakının içindeyiz ne de bu ittifakları destekleriz. Bizim bu türlü bir sıkıntımız olmadı, olamaz.
TASVİP ETMEYECEĞİMİZ BİR ADAYA ASLA TAKVİYE VERMEYECEĞİZ: Emek ve Özgürlük İttifakı dahil en geniş Demokrasi İttifakıyla seçimlere gireceğiz. Hiç merak etmeyin bizim ne aday ne de tercih yapma sıkıntımız var. Türkiye’nin en geniş kısımlarına hitap edecek isimler üzerinde şimdiden tartışmaya başladık. Bu kadar açık konuşuyoruz. Bizim tasvip etmeyeceğimiz bir adaya asla takviye vermeyeceğimizi tekrar belirtmek isteriz. Bunun âlâ bilinmesi gerekiyor. Bir ülkenin geleceği kelam hususuysa, Türkiye’nin üçüncü büyük partisine, alacağı oy yüzde 20’lere yakın olan bir partiye karşı, bir şey söylerken herkes kelamını ölçüp biçmeli. Siyasi istikbali için Saray etrafında cins atanların insafına bırakılamayacak kadar kritik bir süreçten geçiyoruz. Kimsenin kayyım rolüyle Türkiye’nin geleceğini karartmaya hakkı yok. Herkesin sorumlu davranarak siyaset yapması, haddini hududunu bilmesi gerekir. Tarihe hesap vermeleri gereken onlar olur, bu işin bedeli ağır olur. (DUVAR)