Vedat KELEŞ*
Hasan KASAPOĞLU**
Sadık TUĞRUL***
Çanakkale’den Biga’ya giderken Balıklıçeşme beldesinden kuzeye sapıp, Marmara Denizi’ne doğru 15 km devam ettiğinizde Kemer Köyü’nün hemen arkasında, henüz büyük bir kısmı toprak altında olan liman kenti Parion sizi karşılar. Ayrıca ziyaretçiler hem antik kenti dolaşıp hem de balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu Kemer’de balık yemek ya da zengin bir kıyı şeridine sahip denizinin tadını çıkarabilirler. Troya Müzesi ‘ne gittiğinizde ise bölgenin diğer kentlerinden çıkan buluntular ile birlikte Parion’un eşsiz eserlerini de görebilirsiniz.
Özellikle Batı Anadolu göz önünde bulundurulduğunda çocuk oyuncakları ile ilgili en elle tutulur verilerin mezarlık alanlarında (nekropolis) açılan çocuk-bebek mezarları olduğu kuşkusuzdur. “Oyuncak” ve “mezarlık” yan yana düşünülemeyecek kadar tezat terimler olsalar da mezarlık alanlarında ender rastlanan çocuk ya da bebek mezarlarından elde edilen ölü hediyeleri, konunun anlaşılması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Öyle ki, Antik Çağ insanının öteki dünya ya da daha açık ifade ile ölüm ve ölümden sonraki yaşam ile ilgili oluşturduğu kült ya da gelenekler bütünü, mezarlara bırakılan bu ölü hediyelerini anlamlandırabilmemizi mümkün kılar. Şimdi Parion’da Roma İmparatorluk Dönemi yoğunluklu çocuk ya da bebek mezarlarına konulan ölü hediyeleri üzerinden oyuncaklara bir göz gezdirelim.
OYUNCAK BEBEKLER
“Oyuncak bebek” dediğimizde aklımıza çocukların oynaması için, tekstil, deri, ahşap, kemik, fildişi ve kil gibi farklı türden malzemeler kullanılarak yapılmış insan tasvirlerinden oluşan oyuncaklar gelir. Daha çok pişmiş topraktan yapılan oyuncak bebeklerin günümüze ulaşan örnekleri bazen kutsal alanlarda, mezarlık alanlarında ve atölyelerde bulunmakta, bazı durumlarda da çocuk mezarlarından ele geçmektedir. Tanrı, tanrıça ya da diğer mitolojik karakterlerin tanımlanmasına yarayan, belirgin eşya, giysi, aksesuar ve simgeleri barındırmadıkları sürece ilk olarak oyuncak bebek olma ihtimalleri düşünülen bu figürinlerin gerçek kimlikleri ve işlevlerini ise ancak bağlamında değerlendirdiğimizde anlayabiliriz. Bu oyuncak bebeklerin Hellenistik dönem örnekleri genel olarak oturur vaziyette çıplak ya da giyimlidir. Bu örneklerden bazıları için Hierodoulos (tapınak hizmetçisi) ya da Afrodit gibi farklı tanımlamalar yapılmakla birlikte çocuk oyuncağı olabilecek örneklerin varlığını da biliyoruz. Çıplak ve kolsuz olmalarının sebebi olasılıkla kız çocukların farklı türde kıyafetler giydirebilecekleri oyuncak bebek olmalarıdır. Bununla birlikte Hellenistik ve Roma dönemlerinde hareketli kol bacak yapısına sahip örneklere erkek tasvirleri de eklenmiş, hatta daha geç dönemlerde kukla tarzı oynayan uzuvlu örneklerle birlikte tüm haliyle betimlenen erkek tasvirlileri de yapılmıştır. Kız ya da erkek çocuklar için farklı türleri olan bu oyuncak bebekler, dönemin sosyo-kültürel veya siyasi yapısına göre de farklılıklar yansıtabilmektedir. Örneğin, Parion örneklerinde de on yaşlarında bir kız çocuğu, iki kanatlı yazı tahtası tutan oturan kız çocuk figürinlerini, oğlan çocuklar ise aynı nitelikte yazı tahtası ya da parşömenini tutan toga giymiş erkek çocuk- ephebe (erkek ergen) figürinlerini oyuncak olarak tercih ediyorlardı. (Res.1)
Bu figürinler, birer öğretmeni ya da erişkin bir kız çocuğunu temsil etmesi nedeniyle kız çocukların tercih ettiği oyuncaklar arasında yer almaktaydı. Bununla birlikte ait olduğu dönem içerisinde çocuk eğitimine de önem verildiğini, dolayısıyla buna paralel olarak çocuk oyuncak tiplerinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Kaldı ki kız çocukları için geçerli olan durum MS 1. yüzyıl Parion erkek çocukları için de aynı nitelikteydi. (Res.2-3)
Dönemin sosyo-kültürel ve siyasi yapısının çocuk oyuncaklarına yansımasına örnek olacak nitelikteki pişmiş toprak figürin grubunda ise MS 2. yüzyılda değişen kültürel yapının izlerini görmek mümkündür. MS 2. yüzyılla birlikte Parion antik kentinde başlayan veteran (emekli olmuş asker) kolonisi hareketliliği sonucunda kentteki çocuk oyuncak tiplerinde değişiklikler olduğunu görebiliriz. İtalya’da öncülerini Etrüsk kültüründen alan klineye uzanmış insan betimlemeleri, çocuk mezarlarında, özellikle de kız çocuk mezarlarında rastlanan oyuncak figürin tipi olmaya başlar. (Res.4)
Aynı kültürel hareketliliğin bir diğer sonucu olarak, erkek çocuk mezarlarında ip ya da metal tel ile tutturulmuş oynar ayaklara sahip asker ya da savaşçı tipli kukla oyuncak figürinlerinin ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Bu hiç kuşkusuz erkek çocukların asker hayranlığını akla getirmektedir. Parion’da olasılıkla MS 2. yüzyılda, kente yerleşen veteranların da etkisiyle sosyal ve kültürel yapıda önemli bir değişiklik meydana gelmiş; gladyatör oyunları ve asker hayranlığı sonucunda da çocuklar için bu kukla oyuncaklar yapılmıştır. Kaldı ki günümüzde çocukların isimlerini bildikleri, farklı yetenekleriyle ön plana çıkmış dövüşçü, asker ya da ütopik kahramanların oyuncak bebeklerinin yapıldığı gibi, bu oyuncak savaşçı-asker kukla figürinleri de dönemin çocuklarının hayranı olduğu veya özendiği kahramanlara ait olabilir. (Res.5)
ÇINGIRAKLAR
Genellikle hayvan biçiminde, pişmiş toprak, ahşap, kemik ve bronzdan yapılan çıngıraklar, çıkardığı melodik sesle çocukların ilgisini çekip oyalamak, sakinleştirmek ya da uykuya dalmalarına yardımcı olmak için kullanılır. İç kısmı boş olan çıngıraklar, kapatılıp pişirilmeden önce içerisine atılan pişmiş toprak boncuklar sayesinde hareket ettirdikçe ses çıkararak çocuğun dikkatini çekmeyi sağlar. Anadolu’da bulunan örnekleri arasında Parion antik kenti Güney-Tavşandere nekropolisinde açılan çocuk mezarından ele geçen üç örneği saymak mümkündür. (Res.6)
Ön kısmında yatağına yatmış çocuk betimi yer alan ve iç kısımlarına kalıplama işleminden önce ikişer pişmiş toprak boncuk bırakılmış bu çıngıraklar MS 1. yüzyıla tarihlenir. Baskı kalıp tekniğinde iki ayrı kalıptan çıkarıldıktan ve iç kısımlarına küçük boncuklar şeklindeki kil topakları atıldıktan sonra, henüz ıslakken birleştirilerek yapılmışlardır. Kalıplama işlemi sonrası, pişirildiklerinde iç kısımlarındaki kil boncuklar da piştiği için çıngırak teknik anlamda temel oluşumunu tamamlamıştır.
Farklı tiplere sahip bu oyuncak türünün saplı örneklerine ise Smyrna kökenli bir mezar steli üzerinde betimlenen, mezar sahibi çocuğun oyuncakları arasında rastlamak mümkün. Günümüzde Paris Louvre Müzesi’nde sergilenmekte olan ve üzerindeki yazıttan Apollonios oğlu Amyntes’e ait olduğu anlaşılan, MS 150 civarına ait bu mezar steli üzerinde, küçük bir tapınak içerisinde elindeki meyveleri yanı başındaki horozdan kaçırmaya çalışan çocuk yer alır. Altlığın kaidesi önünde saplı çıngırak, üç aşık kemiği ve bir toptan oluşan oyuncakların ise mezar sahibi çocuk Amyntes’e ait oyuncakları temsil ettiğini anlıyoruz. (Res.7)
OYUNCAK HAYVANLAR
At, eşek, katır, köpek, domuz, horoz ve kuş gibi Antik Çağ insanının günlük hayatta oldukça haşır neşir olduğu, bununla birlikte sosyal hayatta insanların sempatisini de kazanmış hayvanlar sıklıkla çocuk oyuncakları olarak kullanılmıştır. Bu tür oyuncaklar başlı başına birer hayvan betimlemesi olmakla birlikte, bazen alt kısımlarına eklenen tekerleklerle farklı türde alternatif oyuncaklar olarak da yapılmıştır. Genellikle pişmiş topraktan yapılan bu tür oyuncakların metal ya da ahşaptan yapılmış örneklerine de rastlamak mümkündür.
MÖ 5. yüzyıldan Roma İmparatorluk Dönemi içlerine kadar olan süreçte farklı türde pişmiş toprak hayvan figürinleri de oyuncak olarak kullanılmıştır. Bu konuda belirgin veriler sunan Parion Güney-Tavşandere Nekropolisi çocuk mezarlarından ele geçen farklı türdeki hayvan figürinlerinin de birer oyuncak olma olasılığı yüksektir. (Res.8-9)
Oyuncak oldukları düşünülen bu örneklerin yanı sıra, yine Tralleis Güney Nekropolisi’nden ele geçen ve MS 1. yüzyıla tarihlenen tekerlekli oyuncak horoz figürinlerinin varlığı da bilinmektedir. Ön kısmında ip geçirme deliği de bulunan horoz, bu yapısıyla çocukların bu tür oyuncaklarla nasıl oynadığını da gösterir. Tekerlekli oyuncak hayvan figürinlerinin Anadolu’daki örneklerinden biri de Parion Güney-Tavşandere Nekropolisi’nde iki yetişkin bireyle birlikte aynı mezara gömülmüş bir çocuğa ait olan tekerlekli at figürinidir. İp geçirme deliğine sahip olan bu oyuncak at, antik kentte yaşanan kültürel değişime paralel olarak ortaya çıkan oyuncak türlerinden birisi olmalıdır. (Res.10)
AŞIK KEMİKLERİ
Çocukların vazgeçilmez oyun gereçleri arasında yer alan aşık kemiklerinin çocuk veya genç kadın mezarlarına, ölü hediyesi olarak bırakılmış örneklerine Troya bölgesinde Parion, Assos ve Antandros’un Arkaik ve Klasik dönemlere ait mezarlarında rastlamak mümkündür. Bunlar, mezarlara bırakıldıktan sonra ritüel odaklı işlevleriyle birer ölü hediyesi formatına bürünseler de aslında mezar sahibi çocukların günlük yaşamlarında kullanmış oldukları oyuncakları ya da oyun gereçleri olup, öteki dünya inancı çerçevesinde, ölümden sonraki hayatlarında da onların yanlarında olması düşüncesiyle mezarlara bırakılmışlardır. (Res.11)
Antik çağlardan günümüze materyal, yöntem ve teknik değişse de çocuk ve onun mutluluğu ile eğitimi olan oyuncaklar insan hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Başlangıçta pişmiş toprak, ahşap kemik veya bezden yapılmış farklı türdeki oyuncaklar zamanla metal ya da plastik malzemeli bir evrime sahne olmuş; modern zamanda ise benzer nitelikte elektronik oyuncaklar ya da dijital oyunlara dönüşmüştür.
*Prof. Dr. /Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü
**Doç. Dr. / Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü
***Arkeolog / Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Ana Bilim Dalı