İnsanlığın tarihi boyunca yıldızlara olan ilgisi artarak devam etti. İlk insanlar taşkınları ve göç zamanlarını anlamak için yıldızlara bakarken, sonrasında bu gök cisimlerini kullanarak dinler oluşturdu, zamanı ölçtü, evrenin sırlarını çözmek için çalışmalar yaptı.
Takvimler 20 Ağustos 1977‘yi gösterdiğinde NASA, Voyager-2 adlı aracını uzaya yolladı. 16 gün sonra da Voyager-1, ikiz kardeşine eşlik etmek üzere uzay boşluğundaki yerini aldı. Gezegenimizden sırasıyla 19,3 milyar ve 23,3 milyar km uzakta bulunan bu araçlar, en uzaktaki insan yapımı araçlar olarak da tarihe geçti.
Houston, bir sorunumuz var
Voyager araçlarının içinde yakıt olarak kullanılmak üzere radyoaktif izotop plutonyum-238 kullanılıyor. Bu izotop ışıma yaptıkça enerji yayarken, radyoizotop termoelektrik jeneratörleri aracılığı ile bu enerjiyi toplayan araçlar uzaydaki yolculuklarına devam etti. Başlangıçta 450 watt güce sahip olan bu araçlar, her yıl 4-6 watt güç kaybediyor.
NASA mühendislerine göre araçların çalışması için aşağı yukarı 200 wattlık bir güç gerekiyor. Bu yüzden, araçları riske atmak istemeyen mühendisler gerekli görmedikleri tüm sistemleri kapatarak araçların ömrünü uzatmaya çalışıyor.
Yine de sistemleri kapatarak ya da aracı minimumda çalışmaya zorlayarak gidebileceğimiz yol da kısıtlı. Öncelikle bu cihazlar mekanik ve zaman içerisinde bozuluyorlar. Zamanla bu araçlar artık kullanılmaz hale gelecektir ancak öncesinde bilim insanları, Voyager 1 ve 2’yi çalışır tutmak için ellerinden geleni yapıyor.
Voyager 1 ve 2, ana görevleri olan gaz devlerine kadar olan uzayı keşfetme görevini ise 1989’da tamamladı.