Usta ve tasarımcı ‘Zanaatın Ötesi’nde buluştu

Türkiye Tasarım Vakfı öncülüğünde ve Brumen Foundation ile Geleneksel Sanatlar Derneği iş birliğinde, unutulmaya yüz tutmuş beş Anadolu zanaatını önce Türkiye ardından tüm Avrupa’da tanıtmak ve yaşatmak gayesiyle yola çıkılan, “Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” projesinde mutlu sona ulaşıldı. Oldukça uzun, heyecanlı bir süreci ve pek çok aşamayı kapsayan proje, Anadolu topraklarının kültürel mirası olan geleneksel zanaatlardan seçilen sedef kakmacılık, çinicilik, keçecilik, taş işlemeciliği ve yorgancılık branşları üzerinde ilerleyerek zanaatının ustası beş ismi, daha önce bu zanaatlarla karşılaşmamış Avrupalı tasarımcılar ile birleştirdi. Projenin açık çağrısı üzerine tasarımlarını göndererek kıymetli ustaların yanında kısa bir süreliğine de olsa çırak olma fırsatını yakalayan tasarımcılar kendi ürettikleri on farklı eserle bu serüveni tamamladı.

ÜRETMEK İŞİN EN DUYGUSAL KISMI

Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara AB projemizin ortak yapım süreci sedef kakma ustaları ile başlamış. Fransa’dan gelen tasarımcı Shikhar Bhardwaj ile İtalya’dan gelen tasarımcı Carla Pisano, projelerini hayata geçirmek için sedef kakma ustaları Hüsamettin Yivlik ve Hakan Üç ile çalışmış. Bir tasarımcı olarak farklı kültürlerden beslendiği için bu projeyi görünce heyecanlandığını ve hemen başvurduğunu söyleyen Carla Pisano, “Bu kültürde, bu zanaatın içinde ve hatta onun bir parçası olarak üretmek benim için çok güzel bir deneyim ve ayrıcalıktı” diyor. Üretme kısmının işin en duygusal kısmı olduğunu anlatan Pisano, bu projenin ona farklı fikirler için ilham olduğunu şöyle anlatıyor: “Kağıttan gerçek bir dünyaya aktardığım, hayata geçirebildiğim tasarım kağıt üzerinde durduğundan çok daha iyiydi. Türkiye’ye gelip gerçek ustalarla birebir çalıştığımda malzemeyi daha iyi tanıdım. Ayrıca bu zanaatta, iki farklı materyali ahşap ve sedefi birleştirebildiğim için de kendimi başarmış hissediyorum. Hatalar yapsam da ustalarım sayesinde kendimi düzeltme şansı buldum. Bu gerçekten çok kıymetli. Bu tasarımı hayata geçirmek bana başka projeleri yapmak için yeni fikirler verdi.” Ortak üretim süreci için Konya’ya gelen Fransız tasarımcı Cyrielle Colaye ve Hollanda’dan gelen tasarımcılar Carla Joachim ve Jordan Morineau üç gün boyunca Keçe Ustası Mehmet Girgiç ve Salih Girgiç ile çalışarak tasarımlarını hayata geçirdiler. Cyrielle Colaye, “Tramer” ismini verdiği tasarımıyla Fransa’daki yerel hasır malzemesi ile Konya’daki yerel keçecilik bilgisini buluşturdu. Hollandalı ikilil ise “Sunrise” ismini verdikleri tasarımı keçenin doğal boyanmış renklerini öne çıkaran, asılabilen bir modüler ayırıcı olarak hazırladılar.

USTAMIN İŞÇİLİĞİ İLHAM VERİCİYDİ

İsveç’ten gelen OnMateria tasarım stüdyosunun kurucusu Lola Buades ve İtalya’dan gelen tasarımcı Alice Guidi, çini ustası Alper Ergüler ile Kütahya’daki atölyesinde çalışmak üzere Türkiye’ye gelen iki isimdi. Tasarımcılar üç gün boyunca ustalarıyla birlikte çalıştı. Lola Buades, “SU” isimli karaf çalışması ile Osmanlı ibriklerini yeniden yorumladı. Tasarımcı Alice Guidi ise “Macchia” ismini verdiği tasarımda geleneksel malzeme ve renkleri kullanarak, İznik çinilerine adeta saygı duruşunda bulunan bir yan sehpa üretti. Üretilen tasarımlar arasında günlük hayata entegresiyle dikkat çeken bir diğer tasarım, taş ustası Halil Evcan ile çalışan Pia Matthes’in “Knitting Stone” isimli ayak ısıtıcısıydı. Almanya’dan gelen Matthes, bu tasarım ile birbirine zıt zanaatları ve farklı kültürleri bir nesnede toplayarak herkesi sıcaklığın etrafında bir araya gelmeye davet ediyor. Halil Evcan’ın ile çalışan bir diğer tasarımcı ise İrlanda’dan gelen Aleksandra Kowalczyk’di. Evcan ile çalışmanın çok büyük bir zevk olduğunu ve ustasının ilham verici olduğunu söyleyen Kowalczyk, “Genel olarak Türk sanatındaki geleneksel geometrik desenlerden ilham aldım. Ben de zaten geometrik şekiller ile çalışıyordum. Bunu taşla nasıl birleştirebilirim diye düşünerek bir tasarım ortaya çıkardım. Halil Evcan’dan çok şey öğrendiğimi söylemeliyim. Üstelik Halil Usta’nın benim önerilerime de çok açık olduğunu görmek beni mutlu etti” diyor.

GELENEKSELİ YENİDEN YORUMLADIK

İsveç’ten gelen Tasarımcı Kelly Konings seçilmiş tasarım önerisini yorgan ustaları Şadan Deniz, Hikmet Çavuş ve Ali Deniz ile birlikte çalışarak üretmeye başladı. Pamuk astarı, dolgusu ve saten yüzeyi kapitoneli bir mont tasarlayan Konings, unutulmaya yüz tutmuş yorgancılığı tekstil ile birleştirdi. Letonya’dan gelen Onlyonly tasarım stüdyosunun kurucuları Anna Traumane ve Harijs Vucens ise “Soft Body” ismini verdikleri tasarım ile geleneksel yorgancılığın sınırlarını zorlamayı hedefleyen bir sandalye tasarladılar. Geçmişte böyle bir zanaatın varlığı ile ilgili en ufak bir fikri olmadığını söyleyen Anna Traumane, bu sebeple bu kategoriye başvurmuş. Tasarımı için ilham kaynağı yorganların saten görüntüsü ve geleneksel motifleri olmuş. “Taslaklara baktık, inceledik Türk sanatını ve yorgancılığını inceledik. Yorganlar sarılmak ve üstü örtmek için kullanılıyormuş. Biz de sarıp sarmalama etkisini yaratmak istedik. “ diyen Traumane, tasarımında bu etkiyi yakalamak için çalışmış.

Tasarımcı olarak mümkün mertebede bir şeyleri değiştirmek ve yeniliğe açmakla ilgilendiğini söyleyen Harijs Vucens, “Profesyonel anlamda ilginç gözükmek istedik. Gördük ki yorganlar yalnızca dikdörtgen ve kare formunda her zaman için yekpare ve tek parça halinde. Bunu değiştirebileceğimiz bir fırsat olarak gördük. Tasarıma delikler ekleyerek katlanıp döndürülebilecek bir form kazandırdık. Geleneksel olanı yepyeni bir şeye dönüştürdük diyebilirim” diyor.

ZANAAT İÇİN BİR ÖMÜR GEREK

Tasarımcılar, üç gün boyunca zanaat ustalarıyla birlikte iki boyutlu tasarımlarını gerçek hayata aktararak malzeme ile buluşturdular. Projede sedaf kakma ustası olarak yer alan Hüsamettin Yivlik, tasarımcılar ile çalıştıkları sürenin temsili olduğunu ve bu sürenin bir zanaatı hakkıyla öğrenmek için elbette yeterli olmayacağını söylüyor. “Bu zanaatlar için bir ömür gerek” diyen Yivlik, “Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” projesi sayesinde ustası bir elin parmaklarını geçmeyen zanaatların yeni jenerasyon ile buluştuğunun altını önemle çiziyor. Zanaat öğreniminde usta-çırak ilişkisinin esas olduğunu ifade eden Yivlik, sedef kakmacılığı ustası olan babasından öğrenmiş. Bir ustanın görevinin bildiği herşeyi çırağına öğretmesi, çırağın görevinin ise ustasına sabırla intisap etmesi gerektiğini söyleyen Yivlik, “Zamanı geldiğinde, boynuz kulağı geçmeli” diyor.

HEDEFİMİZ ZANAATLARI GELECEĞE TAŞIMAK

Zanaatın Ötesi sergisinin Türkiye Tasarım Vakfı’nın “Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” Avrupa Birliği projesinin çıktısı olduğunu söyleyen Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gülname Turan, “Hedefimiz Anadolu’nun kültürel mirasını güncel ihtiyaçlar ile bir araya getirerek geleceğe taşımak, zanaat tipi üretimin devamını sağlamak. Bu sergi bu projenin son ayağıydı. Fakat Türkiye Tasarım Vakfı bu proje konseptini bu projeyle kısıtlı olarak tasarlamadı. Bizim daha fazla zanaatkarla bu kez Türkiye’deki tasarımcıları bir araya getirerek bunun markalaşması, dış kanallarının oluşması, ustala açısından bunun bir iş potansiyelinin değerlendirilmesi ve yayılması gibi hedeflerimiz de var” diyor. “Zanaatlarımızın kaybolduğundan şikayetçiyiz. İnsanlar pratik yaşamla beraber bazı şeyleri doğal olarak terk ediyor. Ancak o bilgi bir yerde duruyor. Bu bilgi ile başka ne yapılabilir? Yeni yapacağı şey bugünkü yaşamın içerisinde kendine yer bulabilir mi? Bizim kafamızdaki temel sorunsalımız buydu” diyen Turan, geleneksel zanaatlere yeni bir işlev kazandırabilirsek hem tasarımcı yeni bir döngünün içine girebileceğini hem de usta bu zanaatı devam ettirebileceğini söylüyor. Projede yer alan Avrupalı tasarımcıların çoğunun daha önce bu zanaatlerle karşılaşmamış olduğunu da ifade eden Turan, “Bu zanaatlarla karşılaşmadıkları için ustaların kullandıkları materyallere da aşina değiller. Tasarımları ile Türkiye’ye geldiklerinde ustalarla birlikte bir ortak üretim sürecine girdiler ve gördüler ki tasarlanan bazı şeylerin üretimde değişmesi gerekiyor. İşte burada ustanın marifeti devreye giriyor” diyor.
“Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” Avrupa Birliği projesi için üretilen çalışmalara ev sahipliği yapan Zanaatın Ötesi sergisi, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında 28 Haziran tarihine kadar Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası Sanat Galerisi’nde görülebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir